Dolly'i zaten biliyorsunuzdur. Yetişkin hayvan hücreleri kullanılarak başarılı biçimde klonlanabilen ilk memeli olarak neredeyse şöhret seviyesine ulaşmıştır bu koyun. Ancak Dolly yaygın bir üne kavuşmuş olan pek az hayvandan biri olsa da yalnız değil. Dünyanın ilk klonu (bir iribaş) 1952 senesinde yaratıldı. O zamandan bu yana pek çok farklı tür klonlandı. Sıradan bir inekten türü tehlikede olan bir yaban öküzü türü guara kadar farklı hayvanlar klonlama işleminden geçti.
50 seneden fazla bir zaman önce klonlanan kurbağadan beri hayvan klonlama uzun bir yoldan geçti. Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç İdaresi'nin (FDA) 2008'in başlarında yaptığı inek, domuz ve keç, klonlarından yapılan gıda ürünlerinin insan tüketimi için zararlı olmadığı açıklaması, bu işleme karşı zaten yoğun olan ilgiyi daha da artırdı.Klonlamanın çiftçilere hep en iyi kalite etler üretmelerinde yardım etmenin yanı sıra başka özellikler de gösterir. Diğer potansiyel uygulamalar arasında türlerin korunması, biomedikal araştırmalar, ilaç ve organ üretimi ve hatta küçük Fido'yu (ya da en azından yerine geçebilecek bir başkasını) ailede tutmayı amaçlayan ticarî atılımlar bulunmakta.İnsanların en iyi arkadaşlarının kopyalanabilmesi olasılığı, bazılarını sersemletiyor, bazılarınınsa anlaşılabilir bir biçimde gergin olmasına sebep oluyor. Bunun yanında bu fotokopilerden ne kadarının etrafta dolaştığını merak ediyor da olabilirsiniz. Daha da önemlisi, az önce yediğiniz hamburger bir petri kabından mı çıktı?
Tam olarak kaç klonlanmış hayvanın üretildiğini bulmak, onları üretmekten bile daha zor görünüyor. Klonların resmi bir kaydı yok ve laboratuvarlardan da yarattıkları her bir kurbağa ya da farenin raporu istenmiyor. Herkesin kaydını tuttuğu tek tür, döllerinin bakkalınıza ulaşabileceği tür. Bu bilgilere dayanarak en çok klonlanan hayvanlardan aşağıdaki biçimde bahsetmek mümkün.
5. Klonlanmış Evcil Hayvanlar: 2005 senesinde Güney Koreli bilim adamları ilk köpek klonunu yaptıklarını açıkladı. Snuppy isimli bir Afgan tazısı üzerinde çalışmışlardı. Birkaç sene önce 2001'in sonlarında dünyanın ilk klonlanan kedisi CC (Copycat'in kısaltması) dünyaya getirildi. O zamandan beri en az 40 köpek ve sayısız kedi yavrusu klonlandı.
2008 Temmuz ayında BioArts International, en yüksek rakamı verenlere dört klonlanmış köpek sattı. 'En İyi Dostunuzla Yeniden' olarak isimlendirilen programda Altın Klon yarışması da yapıldı. 11 Eylül saldırılarında kullanılan kurtarma köpeği, bu ödülü kazandı ve dünyanın en 'klonlanası' köpeği unvanını aldı.Yüzlerce insan kedileri veya köpeklerini ileride klonlatabilmek için dokularını saklatarak yılda 1,000 dolardan fazla paraödüyor. Ticarî amaçla klonlanan hayvanlara yoğun talep olmasına karşın BioArts websitesinde bu programın devam edip etmeyeceği belli olmayan kısıtlı bir servis olduğunu söylüyor.
Fakat insanlar duruma bu kadar yoğun ilgi gösterirken teknolojinin gelişip bu ticarî atılımı desteklememesi gibi bir durum olamaz.
Seul merkezli rNL Bio şirketi, yakın zamanda kapılarını bu işe açtı ve 2008 Ağustos'unda dünyaya gelen beş klonlanmış köpek yavrusunun doğumuyla, kendini ilk başarılı ticarî köpek klonlama servisi olarak tanıttı. Takım yirmiden fazla köpeği klonladı ve yılda 300 kadar köpek klonlaması yapmayı planlıyor. Fazladan 150,000 dolarınız ve çiftini istediğiniz bir köpeğiniz varsa Güney Kore'ye bir yolculuk yapmak isteyebilirsiniz.
4. Klonlanmış Keçi ve Koyunlar (Eşit Seviyede): Çoğu insan için Fido'nun klonlarının evin etrafında dolaşmasını hayal etmek, çiftliğin etrafında küçükbaş hayvan klonlarının gezinmesini hayal etmek daha heyecan vericidir. Ancak bilim adamları ve hayvan üreticileri için klonlanmış keçi ve koyunlar büyüleyicidir ve çok şey vaad eder. Örneğin koyunlar, insan hastalıklarını tedavi etmek için kullanılabilecek ilaçların üretilmesinde genetik olarak yapılandırılabilir. Bunun bir örneği, hemofili fazla olmayan protein içeren süt üretmek için klonlanan kuzu Polly'dir. Teorik olarak Polly gibi koyunlar tıbbî ilaçlar üretmek için seri üretime gönderilebilirler.
Yünlü koyunlar da klonlamanın bir başka nimeti. Üreticiler senelerdir daha tüylü hayvanlar elde edebilmek için sürülerini kendi elleriyle kırpmışlardır. Klonlama, onlara en fazla yün veren koyunların genlerinin ebedileştirilerek daha iyi ürün elde edilmesini sağlıyor.
Benzer biçimde bazı keçiler de yüksek kalite süt ve et ürünleri getiren sürüler elde edilebilmesi için klonlanabiliyor.
3.Klonlanmış Domuzlar: Bir türden diğerine hücre, doku ya da organ nakli yapmak zenotransplantasyon olarak bilinir ve hayat kurtaran nakillerde organ ve hücre azlığına potansiyel bir çözüm olarak görülür. Domuzların genetik yapısını bükerek PPL Therapeutics isimli bir biofarmasi şirketi hayvanların DNA'sını düzenleyerek bazı organ ve hücrelerinin insanlarda başarıyla kullanılmasını sağladı. Genetik olarak değiştirilmiş bu domuzlar tip 1 diyabetin tedavisi ve kalp, böbrek gibi organlar için insülin üreten hücrelerin seri üretimine geçilmesi adına klonlanabiliyor.
Klonlanmış hayvanlardan elde edilen ürünlerin güvenliğiyle ilgili bir çalışma yapmış olan Avrupa Gıda GüvenlikOtoritesi'ne (EFSA) göre dünya çapında 500 kadar klonlanmış domuz var. Keçiler gibi domuz gıdaları da Gıda ve İlaç Yönetimi'nden yeşil ışık alıyor. Yani klonlanacak domuzların sayısı büyük olasılıkla artacak. İnsan hastalıklarının tedavisi ve zenotransplantasyonda gelişmeler olmaya devam ettikçe domuzların da bu listede yerlerini sağlama alması muhtemeldir.
2.Klonlanmış Büyükbaş Hayvanlar: Atmosfere saldıkları aşırı miktardaki metan gazı sebebiyle son zamanlarda ciddi tepki almış olmalarına rağmen inekler yakın zamanda bir yere gidecek gibi gözükmüyorlar. Özellikle de çiftçiler en iyi cinslerini yüksek kalite sürüler üretmek için klonlatmaya başladıkları şu zamanlarda.
Klonlama, çiftçilerin bu zamana kadar hep yaptıkları şeyi daha kolay bir biçimde yapabilme olanağı sunuyor. En çok istenilen özellikleri olan hayvanları özellikle seçerek sürülerini geliştiriyorlar. Yumuşak bir et mi istediniz? Klonlayın! Lezzetli, zengin bir süt mü istiyorsunuz? Yaşlı Bessi'nin bir kopyasını çıkarın. Bu işlem10,000 ile 20,000 dolar arasında bir miktar tutuyor ve bu sebeple de klonlanmış hayvanlar büyük olasılıkla yalnızca üretim amaçlı kullanılır. Şu an iki Amerikan şirketi Trans Ova Genetics ve ViaGen, büyükbaş hayvan üreticilerine klonlama hizmeti sunuyor. ViaGen yıllık 150 kadar klonlanmış inek çıkartıyor, Transova'nınsa yalnızca 2007 senesinde 250 hayvan çıkardığı tahmin ediliyor. Avrupa Gıda Güvenlik Otoritesi (EFSA), dünyada yaklaşık olarak 4,000 klonlanmış büyükbaş hayvan olduğunu ifade ediyor.
5. Klonlanmış Fare: Her zaman popüler olmuş bu laboratuvar hayvanları, klonlamanın gelişmesiyle daha da talep görmeye başladı. İlk klonlanan fare Cumulina, Temmuz 1998'de, 10 seneden fazla bir zaman önce doğdu. Ve tek de değildi. Dolly'nin yaratıcıları 277 başarısız denemenin ardından başarıya ulaşırken Cumulina, aynı görünümlü on kardeş arasında ilk doğandı. Beş ay içerisinde yaratıcıları altmıştan fazla klon çıkardı.
Fareler çoğunlukla biomedikal araştırmalar için en çok istenilen hayvanlar olduklarından genetik olarak aynı sürüngenlere sahip olabilme ihtimali, büyük yankı uyandırdı. Cumulina'dan bu yana farelerin klonlama süreçleri daha da başarılı bir hâle geldi. 2007'de yapılan bir araştırmayla tipik metoda kıyasla beş kat daha fazla bir başarı oranı olan klonlama tekniği bulundu.
Sıçan ve kuşlarla beraber fareler, araştırmalarda kullanılan hayvanların yüzde doksan beşini oluşturuyor. Bu da binlerce ama binlerce klonlanmış fare olduğu anlamına geliyor. Tesisler klonladıkları (hatta kullandıkları) hayvanların sayısını rapor etmek zorunda olmadıkları için ortada resmi bir rakam yok ancak araştırmacılarınçalışmalarında klonlama teknolojilerini kullanmaya devam edeceği belirtiliyor. Bu fareler ya da hayvanlarınaraştırmalarda kullanılmasına karşı olanlar için iyi haber olmasa da en azından bu sayede en çok klonlananlar listesinde bir numaraya çıkmalarını sağlamış oluyor.